9. sayfa (Toplam 14 sayfa)

Gönderilme zamanı: 23 Nis 2007, 00:28
gönderen ismetk
Epeydir ihmal etmişim burayı. Sevgili Esengül yine çetrefelli bir konuya değinmiş, biz de bu zor konuyu elimizden geldiği kadar basite indirgeyerek, bu hususta kısaca görüşümüzü belirtelim.


Önyargı dediğimiz olgu olaylar, kişiler ve nesneler karşısında takındığımız ilk tavir, bunlar karşısında zihnimizde oluşan "ilk imaj"dır. Bu ilk imaj şayet doğru ise önyargı da doğru demektir ve doğruluğundan dolayı zamanla değişmeyecektir. Fakat ilk imaj yanlış ise, zamanla doğrusu ile yer değiştirecek ve önyargı değişmiş olacaktır. Bu durumda bir çok cümleye de " olaylara önyargılı bakmayın" diye başlanacaktır:) Burada önyargıdan doğal olan başka bir şey yoktur. Sorun eğer ilk yargımız yanlış ise, doğrusunu kabul edip etmemek ile ilgilidir. Doğru olan unsurlar kabul edilmez ise, işte o zaman zaten başından beri yanlış olan "yargılar" kişiyi olumsuz sonuçlar doğuracak davranışlara itecektir. Ancak başından beri doğru olan " yargılarda" böyle bir şey söz konusu değildir. Demekki "önyargı" doğal, doğal olmayan ise "yanlış yargı"'da ısrar etmektir.

Gönderilme zamanı: 27 Nis 2007, 21:41
gönderen xxl55
Beyin fırtanası forumun özellikle üyeler tarafından kendi düşünce ve fikirlerini yazmaları gerektiğini biliyorum.
Ancak bu yazı da kısa olması ve hoşuma gitmiş olduğundan paylaşmak istedim.

Ön yargı ile ilgili güzel bir yazı

Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini
öğretirken bir olay okuyor :
- Hasta NE konuşuyor, NE de söylenenleri anlıyor.
- Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler gevelliyor.
- Zaman, yer yada kişi kavramı yok.
- Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söyleendiğinde tepki veriyor. -
Son altı aydır onun yanındayım, NE görüünüşü için bir çaba
sarfediyor NE de bakım yapılırken yardımcı oluyor.
- Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor.
- Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. -
Gömleği salyalarından dolayı sürekli leeke içinde.
- Yürümüyor.
- Uykusu sürekli düzensiz.
- Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkessi uyandırıyor.
- Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazeen ortada bir sebep yokken
sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar DA feryat figan bağırıyor.
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle bir hastanın
bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu
yapmayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle
yaptığını ve onların DA yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler
şaşırırlar.
Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar.
Fotoğraftaki hasta doktorun 6 AYLIK KIZIDIR..?

Gönderilme zamanı: 28 Nis 2007, 00:46
gönderen ismetk
xxl55 yazdı:Beyin fırtanası forumun özellikle üyeler tarafından kendi düşünce ve fikirlerini yazmaları gerektiğini biliyorum.
Ancak bu yazı da kısa olması ve hoşuma gitmiş olduğundan paylaşmak istedim.

Ön yargı ile ilgili güzel bir yazı

Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini
öğretirken bir olay okuyor :
- Hasta NE konuşuyor, NE de söylenenleri anlıyor.
- Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler gevelliyor.
- Zaman, yer yada kişi kavramı yok.
- Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söyleendiğinde tepki veriyor. -
Son altı aydır onun yanındayım, NE görüünüşü için bir çaba
sarfediyor NE de bakım yapılırken yardımcı oluyor.
- Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor.
- Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. -
Gömleği salyalarından dolayı sürekli leeke içinde.
- Yürümüyor.
- Uykusu sürekli düzensiz.
- Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkessi uyandırıyor.
- Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazeen ortada bir sebep yokken
sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar DA feryat figan bağırıyor.
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle bir hastanın
bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu
yapmayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle
yaptığını ve onların DA yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler
şaşırırlar.
Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar.
Fotoğraftaki hasta doktorun 6 AYLIK KIZIDIR..?

Çok güzeldi, bir de o hocanın öğrencilerine "önyargı"içerikli bir ders ya da ilişkili bir olay anlattığını düşünün.
Burada ders "yaşlanmanın psikolojik belirtileri" ile ilgili iken, "önyargı nedir?" dersine olmuş. O başlık ya da alıntı aldığın yer bir yanlış yapmış olmalı sevgili Ogün. Yazıda yaşlılık demişsin, ama söz konusu olan obje 6 aylık bir bebek. Eğer Ruskin "45 yaşımdaki eşim" dese çok daha oturaklı olacaktı.

Gönderilme zamanı: 28 Nis 2007, 01:05
gönderen ismetk
hep sevgili Esengül'mü açacak konu, bir de ben açayım bakayım, görsün çetrefelli konu nasıl olurmuş?
Neden bayanlar spora pek yatkın gibi görükmezler ülkemizde, özellikle de futbola. tabii ki, futbol, voleybol, basketbol ve hentbol oynayan bayan oyuncularımz var. Ama yakın çevremden aldığım izlenimler bu sayının komik denecek kadar düşük olduğunu gösteriyor.
Neden peki?
Sorun fiziksel mi? bayan bayana oynarsa, bu sorun olur mu? Yoksa, erkeklerin o artistik bazı figürlerini yerine getirmeleri çok mu zor? Olabilir mi?


Yoksa duygusal mı takılıyorlar? Yumuşak oyunları mı tercih ederiz diyorlar?(ne demekse:)). Voleybolda bir smaçı karşılamak için kendini yere atıp o sert smaçı manşet ile karşılamak onlara daha kolay mı geliyor?
Baskete ne demeli? Tatlı-sert. Ama ligleri var. Daha mı kolay acep, yoksa, uzun bayanlar ayrı bir elit kesim oluşturup, bir-iki amerikalı transfer edip, kendi kendilerine halktan kopuk bir oyun mu sergiliyorlar?

Kaçımız bayan sporcuların maçlarına gittik ve ne derece o sportif faaliyetten keyif aldık, dürüstçe sorgulayabilirmiyiz bunu?

Gönderilme zamanı: 29 Nis 2007, 19:07
gönderen xxl55
Bu konu ile ilgili söylenecek olanları :gul: ablam söylemiş bende onun bu görüşlerine katlıyorum. Bakıldığında artık yavaş yavaş o eski olgunun yenildiğini artık kız çocuklarımızada küçük yaşlarda bu tür spor için ailelerininde destek verdiklerini görmekteyiz .Eskiden kız çocukarını bırakın benim çocukluğumda bile babamdan gizli futbol maçları yapardık .Diğer sporlar içinde aynısı söz konusuydu top oyunlarında oynamak büyüklerimizin için gereksizdi bir kızarlardı . Birde o dönemdeki kız çocuklarımızı düşünürsek onlar için hepden imkansızlıktı. Artık bu tür düşüncelerin değiştiğini kız veya erkek çocuklarına sporun her türünde destek verildiğini görmekteyiz .Artı herhangi bir spor faliyeteinde bulunmaları için teşvik bile ediyoruz.



Bir futbol değil ama diğer spor dallarında bayanların çok çok güzel maçlar çıkardığını çok zamanda zevkle izlediğimi söyleyebilirim.
Belkide futbolun fizik olarak çok sert bir oyun olduğundan bayanlarımızın bu sporun içinde olmalarını kabullenemiyoruz.
Buz sporlarında bayanların daha iyi olduğunu bayanların o zarif hareketleri daha da iyi yaptıklarını ve seyredenlerin de zevkle seyrettiklerini düşünmekteyim.

Umarım bütün spor dallarında erkekler kadar bayanlarıda daha sık görür ve seyrederiz.

Gönderilme zamanı: 30 Nis 2007, 11:53
gönderen benderya
bazı spor türleri bayanların narin vücut yapılarına pek uygun değildir;futbol,boks,güreş gibi.

şahsen ben yakıştıramıyorum erkeklere de ritmik jimnastik yakışmaz mesela:)

Gönderilme zamanı: 30 Nis 2007, 12:21
gönderen Ati10
bazen kadınların "biz de erkeklerin yaptıklarını yapabiliriz, neyimiz eksik" dediklerini görürsünüz.. kadınların kendilerini zorladıklarında erkeklerin yaptığı herşeyi yapmaları mümkündür belki.. ancak, kadınların ve erkeklerin hem fiziki hem de eğilim ve beceri olarak farklı özelliklere sahip olduğunu düşünürsek, üstlendikleri sorumlulukların ayrıldığını görebiliriz.. kadın, kendi eğilimlerine, özelliklerine ve becerilerine uygun konulara, erkekler de bunların dışında kalan işlere yönelerek bir bakıma işbölümü ve birbirlerini tamamlama özelliklerini ortaya koyarlar.. kadınlar ve erkekler hiçbir zaman rekabet içinde değil, aksine birbirlerinin tamamlayıcılarıdır..

bu açıdan bakarsak, deryanın da dediği gibi bazı spor dalları kadınlara yakışmıyor.. ben de boksu ve futbolu kadınlara yakıştıramıyorum.. :)
kadınlar narin ve estetik yapıları nedeniyle daha estetik sporlara yönelmeliler..
erkekler güce dayalı sporlarda daha iyiler...
tam tersini düşünemiyorum bile :)
eğer öyle olsaydı, erkekler mutfaktan çıkmaz kadınlar da ağır iş makinalarını kullanıp inşaatlar yaparlardı :))

Gönderilme zamanı: 01 May 2007, 01:57
gönderen ismetk
Ati10 yazdı:
bu açıdan bakarsak, deryanın da dediği gibi bazı spor dalları kadınlara yakışmıyor.. ben de boksu ve futbolu kadınlara yakıştıramıyorum.. :)
kadınlar narin ve estetik yapıları nedeniyle daha estetik sporlara yönelmeliler..
erkekler güce dayalı sporlarda daha iyiler...
tam tersini düşünemiyorum bile :)
eğer öyle olsaydı, erkekler mutfaktan çıkmaz kadınlar da ağır iş makinalarını kullanıp inşaatlar yaparlardı :))
İyi de kadınlar mutfağa mahkum mu ati hocam?. Oldu mu şimdi?
Hem, bir çok otelde aşçılar erkektir? Evlerde niçin bayanlar?
Bu da bir tezat olsa gerek?
Gelişen teknolojiler sayesinde kadınlar en ağır iş makinelerini erkekler kadar iyi kullanıyorlar, orada da sorun kalmadı.
Esengül'ün tespiti çok güzel, "kızlar spor yapmaz" anlayışı ailelerde halen var. Sorun aslında bir önceki" önyargı", daha doğrusu "yanlış yargı" konusu ile de ilgili.
Diğer taraftan bizim sevgili Esengül'ümüz hiç bayanların spor müsabakasına gitmemiş. Ona hem kızıyor hem de kızamıyorum, zira bayanların kaçı gitti ki?
Spor bayanlar arasında izlenecek kadar yaygın değil ki. Bazı sporlar tabii ki bayanlara uygun değil, özellikle kas yapısına dayanan sporlar, ancak daha onlarcası var ki, bayanlar yapabilir rahatlıkla, en azından yürüyüş. O da bir spor dur sonuçta. Zamanla bayanlar da öğrenecek, aileler artık "dur kızım, spor senin neyine?" demeyecek. Zaman ve teşvik gerekiyor.

Gönderilme zamanı: 01 May 2007, 02:07
gönderen PRENSESB
En azından ben gittim diyebilirim.Judo Antrenörü bir babnın kızı olarak gittim ama seyirci olarak değildim 16 yaşında amatörler arası bir müsabakaya katıldım Taekwan-do dalında.Evet bayanların spor yapmaları çok güzel bi şey.Ve günümüzde de kendimizi korumak için narinliğin bozulmaması adına biber gazları yeterli olmuyor malesef.:))


Zira Peyg.Efendimizi(S.a.v):


Çocuklarınıza yüzmeyi,ata binmeyi ve ok atmayı öğretiniz...Belki günümüzde ata binmek yaygın değil şimdi atların yerini arabalar aldı,Okun yerini silah,Yüzme hala aynı...İşte spor hemde en yararlı olanları...

Gönderilme zamanı: 06 May 2007, 16:04
gönderen benderya
Öncelikle şunu söyleyeyim,bende vucut geliştirmeyi kadınlara yakıştıramıyorum,hemde hiççç...

demişsin selmacığım,ayy bendeee :şok: :x

hoş erkekler de çok çirkin oluyorlar vücutlarını o hale getirince :?