1. sayfa (Toplam 5 sayfa)
Hayat ...
Gönderilme zamanı: 13 Mar 2007, 18:44
gönderen ayla
Hayat bir aşktır... Onu yaşayınız.
Hayat bir hediyedir... Onu alınız.
Hayat bir bilmecedir... Onu çözünüz.
Hayat bir görevdir... Onu yapınız.
Hayat bir yarışmadır... Ona katılınız.
Hayat bir amaçtır... Onu başarınız.
Hayat bir fırsattır... Onu kaçırmayınız.
Hayat bir üzüntüdür... Onu yeniniz.
Hayat bir mücadeledir... Onu kazanınız.
Hayat bir yalnızlıktır... Onunla yüzleşiniz.
Hayat bir güzelliktir... Devamına dua ediniz.
Hayat bir şarkıdır... Siz de söyleyin.
Hayat bir dostluktur... Değerlendirin.
Hayat bir sözdür... Yerine getirin.
Hayat bir yolculuktur... Onu "mutlulukla" tamamlayın.
Bu önerilerin geçerliliğine inanmamak mümkün değildir. Ancak önemli olan; hangi yaşta olunursa olunsun, bu önerilere sahip olmak ve onları genç yaşlarda kazanabilmektir.
netten
Gönderilme zamanı: 13 Mar 2007, 18:48
gönderen kelebek
hayat çook acımasızdır üstesinden gelmeyi öğrenelim:)
Gönderilme zamanı: 13 Mar 2007, 18:51
gönderen ayla
Hayat bir yolculuktur... Onu "mutlulukla" tamamlayın.
Gönderilme zamanı: 13 Mar 2007, 23:57
gönderen Ati10
Hayat bir güzelliktir... Devamına dua ediniz.
Gönderilme zamanı: 13 Mar 2007, 23:59
gönderen xxl55
Hayat bir yolculuktur... Onu "mutlulukla" tamamlayın.
Gönderilme zamanı: 14 Mar 2007, 20:01
gönderen xxl55
Hayat bir mücadeledir... Onu kazanınız.
Gönderilme zamanı: 17 Mar 2007, 18:18
gönderen xxl55
Bu yazıda hayat ve sevgi adına yazılmış olduğundan paylaşmak istedim
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
- Bakın göstereyim, demiş, ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da 'derviş kaşıkları' denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş sofradakilere, 'Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz.' diye bir de şart koymuş. 'Peki! ' deyip içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar
sofradan.
Bunun üzerine, 'Şimdi..' demiş ermiş:
- Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. 'Buyrun.' denilince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
'İşte! ' demiş ermiş ve eklemiş:
- Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz ve şunu da unutmayın, hayat pazarında alan değil,veren kazançtadır daima
Gönderilme zamanı: 18 Mar 2007, 13:35
gönderen Ati10
arkadaşına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. inşallah bir şey olmaz..
hayat pamuk ipliğine bağlı ve bizler hep kendimize uzak görürüz bunları..
hayatın neler getirceği ve neler götüreceği hiç belli omuyor.
Gönderilme zamanı: 18 Mar 2007, 13:42
gönderen Ati10
dualarımız onunla.. acil şifalar.
Gönderilme zamanı: 24 Mar 2007, 09:17
gönderen xxl55
Hayata hiç isyan etmeyin.
Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
Başımıza gelenler de eşit değil.
Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
"Guguk Kuşu" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer.
Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz.
Diğer hastalar onunla alay ederken bir şey söyler:
"Ben en azından denedim".
Siz gerçekten denediniz mi?
Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz?
Hayata Windows 98'den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz?
Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde,
Kiminin nasır tutmuş parmaklarında
Kiminin boyalanmış ellerinde,
Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda ,
Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde.
Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var.
Güneş, her sabah yeniden doğuyor,
Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz,
Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz.
Yeter ki gülümseyin
Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan...
Bu iletiyi içinizdeki çocuktan uzak tutunuz.
Zira, siz bu iletiyi okuduktan sonra içinizdeki çocuk, özgürlügüne kavusmak isteyip basiniza dert açabilir.
Bu dünyadaki varliginizin, dostlarinizin var olmasina bagli oldugunu,
Bazen bir çiçek yada küçük bir tatli sözle bile kirik bir kalp tamirinin mümkün oldugunu,
Özür dilemenin, tesekkür etmenin ve sükretmenin "ERDEM" oldugunu,
Bu iletiyi yazan ve gönderen kisinin, hiç tanismiyor olsaniz bile sizi çok sevdigini, ASLA UNUTMAYINIZ.
Ve Her sabah uyandiginizda "BUGÜN YINE ÇOK GÜZELSIN HAYAT HER SEYE RAGMEN..." demeyi ihmal etmeyiniz...
Mümkün olması zor olsa da ....