Akşamları ne yapıyorsunuz?
Gönderilme zamanı: 12 Eki 2006, 17:11
AKŞAMLARI NE YAPIYORSUNUZ?..
Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Koltuğa uzanıp,
hiç
tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız Amerikalı
haydutları mı kovalıyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan
hayatları mı seyrediyoruz?
Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni
yorduğunu
biliyor musunuz?
İki türlü hayat var:
1. Yaşanan hayat,
2. Seyredilen hayat, Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki,
hayatı sadece seyrediyorsunuz !
Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
"Pek
çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz"
diyorsanız,
durup bir düşünün lütfen;
dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek
şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatımız var.
Bu da maalesef, çok kısa.
Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor.
Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire... Son yirmi
yılı
da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız,
sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey
yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak
sayılır. Ne mi yapmalı?..
1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp
sıkılmadığınızı,
nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın
çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
2. Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat
hayatı
paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun
ve
becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin
pembe
gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon
seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep
birlikte
yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri sevin ve
çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek
ve
öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da
hayatın
bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı
takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.
3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz
televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya
çalışın. Bilirsiniz,
"Komşu komşunun külüne muhtaçtır."
4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın.
(Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz
olsun renklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin.
Bir
şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye
ulaşırsınız. "Olmaz ki" diyedüşünüp taleplerinizi
ertelerseniz,hiçbir
yere ulaşamazsınız.
Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür.
Ne
kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri
duracak ve mutlu olacaktır.
Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak
yaşadıklarınızı yazabilirsiniz.
Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe
tarih
düşürmelisiniz.
Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza
filan
anlatacaklarınız olsun.
Ayrıca unutmayın ki ;
Hayatı biriktiremezsiniz;
ya her anını yaşayacaksınız,
ya da ziyan edeceksiniz.
Artık cevap gelsin:
Akşamları ne yapıyorsunuz?..
Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?
Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Koltuğa uzanıp,
hiç
tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız Amerikalı
haydutları mı kovalıyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan
hayatları mı seyrediyoruz?
Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni
yorduğunu
biliyor musunuz?
İki türlü hayat var:
1. Yaşanan hayat,
2. Seyredilen hayat, Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki,
hayatı sadece seyrediyorsunuz !
Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
"Pek
çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz"
diyorsanız,
durup bir düşünün lütfen;
dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek
şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatımız var.
Bu da maalesef, çok kısa.
Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor.
Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire... Son yirmi
yılı
da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız,
sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey
yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak
sayılır. Ne mi yapmalı?..
1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp
sıkılmadığınızı,
nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın
çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
2. Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat
hayatı
paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun
ve
becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin
pembe
gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon
seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep
birlikte
yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri sevin ve
çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek
ve
öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da
hayatın
bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı
takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.
3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz
televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya
çalışın. Bilirsiniz,
"Komşu komşunun külüne muhtaçtır."
4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın.
(Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz
olsun renklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin.
Bir
şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye
ulaşırsınız. "Olmaz ki" diyedüşünüp taleplerinizi
ertelerseniz,hiçbir
yere ulaşamazsınız.
Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür.
Ne
kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri
duracak ve mutlu olacaktır.
Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak
yaşadıklarınızı yazabilirsiniz.
Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe
tarih
düşürmelisiniz.
Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza
filan
anlatacaklarınız olsun.
Ayrıca unutmayın ki ;
Hayatı biriktiremezsiniz;
ya her anını yaşayacaksınız,
ya da ziyan edeceksiniz.
Artık cevap gelsin:
Akşamları ne yapıyorsunuz?..
Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?