1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

En komik nostaljik anılar ve gaflar.

Gönderilme zamanı: 24 Kas 2006, 22:24
gönderen ismetk
Hepimizin geçmişte şu veya bu şekilde yaptığı komik gaflar ve başından geçmiş anıları vardır. Paylaşmaya ne dersiniz?

Ben başlayayım isterseniz.
İlkokul 5 teydim sanırım. Siyah önlüğümü giydim. Okula yetişmem gerek. Hızla dışarı çıktım.
Evden 50 metre gibi uzaklaşmıştım ki, arkamdan annemin sesi;
-Oğlum, böyle nereye gidiyorsun?
-Okula anne.
-İyi de yavrum, pijamayla okula mı gider insan.
Bir de baktım, hakikaten üstümde siyah önlük, altta çizgili pijama.
Rezil olmuştum. :mrgreen: :mrgreen: :mrgreen:

Gönderilme zamanı: 25 Kas 2006, 00:08
gönderen ismetk
Bir diğer komik anı daha..
2-3 yıl evvel İstanbulda baba ocağındayım.
Akşam namazı kılacağım.Bir kız yeğenim var, o sıralar 5 yaşında.
Tutturdu ben de kılacağım diye.
Neyse, 5 yaşında da olsa bazı şeyleri bilmesinde fayda var diye hadi kılalım dedim. Dua filan bilmiyor. İdare edeceğiz artık. Abdesti öğrettik.
Yanıma geldi, başında kocaman bir başöürtüsü, ablam vermiş:)
"Aynı hizada olacağız, sen sadece yaptıklarımı yap, ancak ellerini göğsünde kavuştur" dedim,gösterdim ve namaza geçtik.
Secdeye vardığımda bir baktım kafası benimle aynı hizada bana bakıp tatlı tatlı gülümsüyor ve "oluyor mu dayı" diyor. Kafa salladım, bir baktım koyun postu gibi dümdüz uzanmış yerde:))
Neyse secdeler böyle geçti.Namaz bitti.
Dedim ki,"hayatım, secdeye giderken dizlerinin üstüne çöküp, alnını yere koyacaksın demedim mi? Sen sereserpe uzanmışsın."
Cevabı aynen yazıyorum.
-Ama dayı, o zaman benim kafam senin kafanla aynı hizada olmuyorduki..
:mrgreen: :mrgreen:

Gönderilme zamanı: 29 Kas 2006, 23:53
gönderen ismetk
Bu da bizim bir hoca arkadaşın başından geçen komik bir olay(walla ati değil)

Bizim hoca arkadaş çocuğu ve hanımıyla caddede geziyorlarmış. Çocuğu aralarına almışlar, her ikisi de çocuğun ellerinden tutuyorlarmış.
Bizim ki bir ara dalmış, cocuğun elini bırakıp yürümeye başlamış..Neyse aradan bir 5 dk ya geçmiş geçmemiş, çocuk tekrar bizim hocanın elinden tutmuş. Biraz yürümüşler. Sonra bizimkisi bir bakmış elini tutan çocuk kendi çocuğu değil..Üstüne üstlük çocuğun diğer elinden de bir başka bayan(kendi annesi tabii) tutmuş, bunlar sıcak bir aile gibi yürüyorlar. Bayan da farkında değil, sol tarafa vitrinlere bakıyormuş. Bizimkisi hemen çaktırmadan çocuğun elini bırakıp geri dönmüş, bakmış ki kendi hanımı ve çocuğu elli metre geriden hiç bir şeyin farkında olmadan yavaşça geliyorlar. :haha: :haha: :haha:

Gönderilme zamanı: 30 Kas 2006, 14:49
gönderen ismetk
esengül yazdı:çok güldüm hocammm,sıcak bir aile tablosu yaniii :haha:


bende anlatayım,şimdi aklıma geldi

halam ve yengem çarşıya çıkıyorlar,amcamında beyaz ford pikap arabası var,taşımacılık yapıyor o zamanlar,bizimkiler giderken,halam birden amcamın arabasını farkediyor ve yengeme diyorki?dur bi selam vereyim kardeşime :D amcamda gazete okuyor arabanın içinde(tabi halama göre)
neyse yavaşca yaklaşıpp amcamın ensesine bir şaplak yerleştiriyor ki?ama ne şaplak,hani kardeşi ya şaka yapıyor garibim :D
adam dönüpte şaşkın ve afallamış halde halama bakınca,halam tabi :şok: larda,çünkü adam amcam değil :oops:
hemen özür diliyor,nolur gardaşım valla ben seni kendi kardeşim sandım diyor ama iş işten geçmiş,adam şaplağı yemeiş tabiki
adamda gülüyor önemli değil abla diyor ama halamlar tabi, ordan kaçar adımlarla uzaklaşıyorlar,hala anlatır güleriz bunu... :haha: :haha:
Gerçekten çok komikti esengül. :hahaha: :hahaha: :haha: :haha:

Gönderilme zamanı: 30 Kas 2006, 19:39
gönderen ismetk
Bu da bir başka komik bir anı, bir arkadaş anlattı. Onun yalancısıyım yani.
Bizim arkadaş Antalya'da oturur. Babasının ofisine uğrar. "Baba Ankara'ya gitmem gerekir, arabanı verebilirmisin, benimkisi tamir de" der. Baba "tabii" der ve anahtarları verir. Bizimkisi hayırlısıyla Ankara'ya varır. Arabayı bir otoparka çeker ve anahtarları otopark görevlisine teslim eder. Neyse, bizimkisi geri döner ve babasının ofisine uğrar.
Biraz sohbetten sonra baba arabanın anahtarlarını ister.
Bizimkisi afallar, sonra da şöyle der.
-Eyvahh, arabayı Ankara'da unuttum.
:mrgreen: :mrgreen: :hahaha: :hahaha: :haha: :haha:

Gönderilme zamanı: 26 Ara 2006, 21:27
gönderen ismetk
Bundan 7-8 yıl önce bir başka sitede oturuyordum. Site de kediler çoktu. Biri alacalıydı bir gözü de kördü. Adını da Garip takmış site ahalisi. Hayvanları severim ama, evimde beslemem. Sitedeki evimin balkonunda bir sandalye vardı, bu kedi de o sandalyeye abone oldu. Ne zaman görsem sandalyenin üstünde kıvrılmış uyuyor, sandalye eski olduğu ve ben de kullanmadığım ve hayvanın bir gözü de kör olduğu için hiç dokunmadım. Ben tavuk haşlamasını severim, özellikle baget, ama derisini sevmem. Bu yüzden derilerini çöpe atmayıp hayvana veriyordum. Kısacası balkondan tavuk derisiyle besleniyordu garibim. Hayvan bana öyle alıştı ki, bakkala giderken "gel kuçu kuçu " diyordum, arkamdan tıpkı sadık bir köpek gibi benimle geliyordu. Mahalleli artık kediye "hocanın kedisi" diyordu. Aslında tek yaptığım tavuk derisi vermekti. Ara sıra bana sırnaşırdı, vücudunu bacaklarıma sürter, kafasını heryere sürter, yere yatıp yuvarlanırdı vs..Yüz vermezdim kerataya. Ama o yapardı, malum tavuk derisi var işin içinde. Bir gün benimle oynarken hafifçe elimi tırmaladı. Neyse, kedinin haberi bile yok, masum masum bakıyor. O gün bir doktor arkadaşıma tesadüf uğramıştım. Olayı anlattım.
" Aman hocam, ya kuduzsa ya tetanozsa, herşey olabilir, hemen aşı yaptır. Eğer 10 gün içinde kediye bir şey olmazsa kuduz değildir, ama aşılara ilk 24 saat içinde başlaman gerekir" dedi. Ben "Ya, yok, ufak bir şey, ne çıkar" dediysem de bir kere içime kurt düştü. Neyse Hastaneye gittik, aşıyı vurdurduk. Küçük bir aşı, koldan yapıyorlar, ama gel bana sor, aşı yerine 500 kişilik düşman ordusunu yeğlerim tabii. Zaten bana aşı vuran hemşireler korkumdan tansiyonun düştüğünü görünce gülmekten yerlere yatıyordu. Bir de rezil olduk.
Aşıların süresi 3 günmüş, ancak 10 gün içinde kedi ortaya çıkmazsa devamı varmış. Kediyi takibe aldım. Almasına aldım da kedi ortada yok. 3 gün geçti, kedi yine yok ortalarda. 4.gün gözüm ufuklarda kedi arar oldu. Sitede "Gariip!Gariip!" diye bağıra çağıra garip bir şekilde kedi arıyorum."Kuduzmuyum neyim artık", içime şüpheler iyice yerleşmiş. Mahalleli de çok sevdiğimden aradığımı zannedip, "üzülme bir gün döner, böyledir bu nankör hayvanlar" demesin mi?. İyice kedi delisi olduk. Çıldıracağım, hergün balkondan ayrılmayan hayvan , ortalardan yok olmuş. Neyse, 7. gün oldu. Kuduzla ilgili araştırmalar yapıyorum artık. Sudan korkarmıyım, gün ışığı etkiler mi vs..fobiler gelmeye başladı.
Sulara iyice yakından bakıyorum etkileniyormuyum , gün ışığında gözümü ovalarıyorum, davranışlarım da anormallik var mı vs.. takip ediyorum. Derken İlçe Veteriner ve Tarım Müdürlüğüne gittim. Durumu anlattım. "Tamam hocam gel beraber arıyalım" dedi. Site ve civarında kedi aramaya başladık. Derken kediyi gördük, nasıl mı:
Bir ağaç, en üstünde bir dişi kedi, en arkada en az 5-6 erkek kedi. En önde de bizim Garip. Kerata tavuk derilerini yiye yiye azmış, o Garip olmuş azgın Garip artık. Gel diyorum, bir bana bir dişi kediye bakıp, miyavlıyor" ne işin var şimdi bu icraat zamanında" der gibi. Neyse ben ve veteriner gülmekten bir hal olduk tabii. Veteriner bana "evet hocam senin kedi kudurmuş ama bildiğin tarz değil, en son kuduz olacak hayvan o" dedi. O da kediyi benim kedi gibi görmüştü. 8. gündü, ben yine de 2 gün daha, ne olur olmaz diye kediyi takip ettim bir şey olmadı tabii. yaklaşık 4-5 gün sonra da tekrar balkondaki sandalyeye kıvrıldı. Sanki başıma gelenlerden hiç haberi yokmuş, hiç kendi suçu değilmiş gibi. :)

Not:oradan 2 sene sonra taşındım, rahmetli babamın da büyük katkılarıyla (%99 katkı)aldığımız, hemen 300 metre uzaklıkta şu anda oturduğum siteden dubleks aldım. "Aradan 6 ay geçti, arabayla geçerken kediyi gördüm. İndim, "Garip gel "dedim. Arabaya binip 1.ci viteste yavaşça eve yöneldim. Arkamdan geldi. Yeni evin balkonuna alışsın diye bir çok şey verdim. 1 gece kaldı, geri döndü:)