Bundan 7-8 yıl önce bir başka sitede oturuyordum. Site de kediler çoktu. Biri alacalıydı bir gözü de kördü. Adını da Garip takmış site ahalisi. Hayvanları severim ama, evimde beslemem. Sitedeki evimin balkonunda bir sandalye vardı, bu kedi de o sandalyeye abone oldu. Ne zaman görsem sandalyenin üstünde kıvrılmış uyuyor, sandalye eski olduğu ve ben de kullanmadığım ve hayvanın bir gözü de kör olduğu için hiç dokunmadım. Ben tavuk haşlamasını severim, özellikle baget, ama derisini sevmem. Bu yüzden derilerini çöpe atmayıp hayvana veriyordum. Kısacası balkondan tavuk derisiyle besleniyordu garibim. Hayvan bana öyle alıştı ki, bakkala giderken "gel kuçu kuçu " diyordum, arkamdan tıpkı sadık bir köpek gibi benimle geliyordu. Mahalleli artık kediye "hocanın kedisi" diyordu. Aslında tek yaptığım tavuk derisi vermekti. Ara sıra bana sırnaşırdı, vücudunu bacaklarıma sürter, kafasını heryere sürter, yere yatıp yuvarlanırdı vs..Yüz vermezdim kerataya. Ama o yapardı, malum tavuk derisi var işin içinde. Bir gün benimle oynarken hafifçe elimi tırmaladı. Neyse, kedinin haberi bile yok, masum masum bakıyor. O gün bir doktor arkadaşıma tesadüf uğramıştım. Olayı anlattım.
" Aman hocam, ya kuduzsa ya tetanozsa, herşey olabilir, hemen aşı yaptır. Eğer 10 gün içinde kediye bir şey olmazsa kuduz değildir, ama aşılara ilk 24 saat içinde başlaman gerekir" dedi. Ben "Ya, yok, ufak bir şey, ne çıkar" dediysem de bir kere içime kurt düştü. Neyse Hastaneye gittik, aşıyı vurdurduk. Küçük bir aşı, koldan yapıyorlar, ama gel bana sor, aşı yerine 500 kişilik düşman ordusunu yeğlerim tabii. Zaten bana aşı vuran hemşireler korkumdan tansiyonun düştüğünü görünce gülmekten yerlere yatıyordu. Bir de rezil olduk.
Aşıların süresi 3 günmüş, ancak 10 gün içinde kedi ortaya çıkmazsa devamı varmış. Kediyi takibe aldım. Almasına aldım da kedi ortada yok. 3 gün geçti, kedi yine yok ortalarda. 4.gün gözüm ufuklarda kedi arar oldu. Sitede "Gariip!Gariip!" diye bağıra çağıra garip bir şekilde kedi arıyorum."Kuduzmuyum neyim artık", içime şüpheler iyice yerleşmiş. Mahalleli de çok sevdiğimden aradığımı zannedip, "üzülme bir gün döner, böyledir bu nankör hayvanlar" demesin mi?. İyice kedi delisi olduk. Çıldıracağım, hergün balkondan ayrılmayan hayvan , ortalardan yok olmuş. Neyse, 7. gün oldu. Kuduzla ilgili araştırmalar yapıyorum artık. Sudan korkarmıyım, gün ışığı etkiler mi vs..fobiler gelmeye başladı.
Sulara iyice yakından bakıyorum etkileniyormuyum , gün ışığında gözümü ovalarıyorum, davranışlarım da anormallik var mı vs.. takip ediyorum. Derken İlçe Veteriner ve Tarım Müdürlüğüne gittim. Durumu anlattım. "Tamam hocam gel beraber arıyalım" dedi. Site ve civarında kedi aramaya başladık. Derken kediyi gördük, nasıl mı:
Bir ağaç, en üstünde bir dişi kedi, en arkada en az 5-6 erkek kedi. En önde de bizim Garip. Kerata tavuk derilerini yiye yiye azmış, o Garip olmuş azgın Garip artık. Gel diyorum, bir bana bir dişi kediye bakıp, miyavlıyor" ne işin var şimdi bu icraat zamanında" der gibi. Neyse ben ve veteriner gülmekten bir hal olduk tabii. Veteriner bana "evet hocam senin kedi kudurmuş ama bildiğin tarz değil, en son kuduz olacak hayvan o" dedi. O da kediyi benim kedi gibi görmüştü. 8. gündü, ben yine de 2 gün daha, ne olur olmaz diye kediyi takip ettim bir şey olmadı tabii. yaklaşık 4-5 gün sonra da tekrar balkondaki sandalyeye kıvrıldı. Sanki başıma gelenlerden hiç haberi yokmuş, hiç kendi suçu değilmiş gibi.
Not:oradan 2 sene sonra taşındım, rahmetli babamın da büyük katkılarıyla (%99 katkı)aldığımız, hemen 300 metre uzaklıkta şu anda oturduğum siteden dubleks aldım. "Aradan 6 ay geçti, arabayla geçerken kediyi gördüm. İndim, "Garip gel "dedim. Arabaya binip 1.ci viteste yavaşça eve yöneldim. Arkamdan geldi. Yeni evin balkonuna alışsın diye bir çok şey verdim. 1 gece kaldı, geri döndü:)