ben çocukken tavandan asmalı böyle bir yayığımız vardı... annem bazen bir tas taze yoğurt bazen de ev ekmeğine tereyağ sürüp verme vaadiyle bana yayık işini yıkardı.. önce köyün alt tarafında buz gibi kaynak sudan bakır güğümlerle su taşırdım, yoğurdu yayığa koyduktan sonra üzerine bu doğal soğuk sudan koyup yayığı çalkalamaya başlardım. yaklaşık 20-30 dakikada sürekli olarak salladıktan sonra yayıkta yoğurt ayran olur, üzerinde kat kat tereyağı birikirdi. o taze ayranın ve taze tereyağının tadını özlüyorum şimdi..
Bir de kuzine sobamız vardı ki onunla neler yapardık neler..
ama ben içinde kestane, patates, kabaklı börek pişirdiğimiz zamanları düşünüyorum şimdi.
vee günlük giydiğimiz lastik ayakkabılarımız. eğer yalınayak giyilirse ve ayaklar içinde terlerse lastik ayakta kayganlaşır ters dönerdi.
bazen yürürken erik dikenleri lastikten geçip ayağa saplanırdı.
yırtıldığı zaman solüsyon dediğimiz yapıştırıcıyla yamanırdı bir de bunlar..
bugün artık yoklar..