Beyin Fırtınası

Genel Konular
Kullanıcı avatarı
dodili
Yeni Üye
Mesajlar: 74
Kayıt: 05 Nis 2007, 18:06
Konum: DANS EDEN KARLAR ÜLKESİ...

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen dodili »

yalnızlıktan korkuyor muyum?galiba her insan gibi evet :roll:
özellikle bahsettiğin konu bende çok oluyor ablacım kalabalık içinde yalnız hisstemek kendini,ordaki konulardan insanklardan o kadar uzak buluyorum ki bazen kendimi.
bence tam olarak yalnız olmak bi ortamda tek başına olmak değil insanların içinde düşüncelerinle fikirlerinle tek başına olmaktır,yani kendini mutlu hissetmediğin bi ortamda olmak kalbalık bile olsa insanı yapayalnız hissettirir :acaba:
Hiçkimse sevdama senin kadar yakışmadı ve sevdam hiçkimseyi senin kadar yaşatmadı...

Mehmet Çoşkundeniz
Kullanıcı avatarı
ussa
Yeni Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 01 Oca 2007, 00:53

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen ussa »

öncelikle iyi akşamlar.ben diyorum ki türkiyede başörtü sorunumuz gündemde.bu durumda herkes fikirlerini ortaya koysa ve düşündüklerimizi yazsak olurmu?siz onaylarsanız eğer ben fikirlerimi yazıcam.
Kullanıcı avatarı
Ati10
Admin
Admin
Mesajlar: 975
Kayıt: 12 Eki 2006, 01:48
Konum: burhaniye
İletişim:

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen Ati10 »

tabi ussa, başörtüsü tercihini bir vatandaşlık hakkı, eşitliğin gereği, kadının özgür giyinme hakkı ve değer yargıları, geleneklerinin ve inançlarının gereği olarak düşünenler ve farklı düşünenler bu konuyu burada tartışabilişrler..
ancak, dini ve siyasi konularda tartışmalar sitemizde yasaklanmıştır. dini ve siyasi konulara girilmeden her konuda herşeyi tartışabilir, fikirlerimizi paylaşabiliriz..
Forum Kurallarımız : https://gerigeldik.com/B3/viewtopic.php?f=1&t=1
Kullanıcı avatarı
PRENSESB
Yeni Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: 15 Mar 2007, 23:34
Konum: İstanbul
İletişim:

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen PRENSESB »

Herkesin inancı kendinedir herkes inandığı gibi yaşayabilmelidir hür ve eşit bir şekilde atalarının kanıyla sulanmış ana vatanında,doğup büyüdüğü memleketinin karış karış her yerinde elbette.Ama ne yazık ki hepimizin dedelerinin verdiği bu emeği dini ve siyasi görüşe çevirerek belkide çoğu genç kızın hayatlarını karartan insanlar amaçlarına ulaşabildiler mi ?İnanın başlarını örten genç kızlar,kadınlar terörist değiller ve karıncayı bile incitemezler.Ancak nerede bu kadın hakları diye en ufak olayda ayağa kalkan dernekler hani neredesiniz?
Bir avuç zeka parıltılarıyla etrafı aydınlatacak ve sırf inancı için başını örten kadınları neden savunup ayağa kalakmıyorsunuz.Her başlangıcın bir sonu vardır.Bu dünyanın öteki tarafı olduğunu unutup bizi bize açık-kapalı ayrımı yaparak düşman eden insanlar canlarını nasıl teslim edecekler?
Bu kadar insanın vebalini nasıl ödeyecekler...

Saygılarımla...
Yüreğinde öyle bir umut taşı ki onu senden kimse alamasın,kalbin öyle sevgiyle dolsun ki isteyen değil hakeden alsın...
Kullanıcı avatarı
ussa
Yeni Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 01 Oca 2007, 00:53

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen ussa »

Evet cevap geldiğine göre bende düşüncelerimi yazabilirim.Halkımız böyle bir sorun ve ayrımcılıklada karşı karşıya gelmiştir.ve bizlerde bunu göre göre alet oluyoruz.bu gün başörtüsüne karşı anıtkabirde eylem yapanların bile eminim başörtülü arkadaşları,akrabası,eşi,dostu vardır.Bence herkes inancını yaşasın.Açık olanada örtünenede saygı duyulsun.Eğer ki demokrasi bir ülkede yaşıyorsak insanlar inandığı gibi yaşamalıdırlar.
Kullanıcı avatarı
Ati10
Admin
Admin
Mesajlar: 975
Kayıt: 12 Eki 2006, 01:48
Konum: burhaniye
İletişim:

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen Ati10 »

Çok güzel bir konuyu gündeme getirmişsin..
meşhur olup herkes tarafından tanınan, mesleğinde alanında zirveye ulaşan ama sahne yada film arenasında sonradan gözden düşenler yada yaşlandığı için artık çalışamayan sanatçılarımızın bir bölümü yoksul bir yaşamın içinde bulabiliyor kendilerini..
yada bir sanat birikimi olmadan merdivenleri hızla tırmananların düşüşü de aynı şekilde ani olabiliyor..
bunun nedenleri arasında benim aklıma gelenler şunlar:
- sanat camiası acımasız ve mesleğin ve günün gereklerini yerine getiremeyenleri tüketir.
özellikle sanatı yerine güzelliği ile öne çıkan aslında çok da yetenekli olmayan ama sanatçı yada aktör olduğunu düşünenler için bu etki daha da fazla...
- ülkemizde sanatçıları koruyan yapılanmaların yetersizliği,
- ülkemizde sanata verilen yani verilmeyen değer,
- meşhur olup çok para kazandıkları dönemde geleceğini garanti altına alacak önlemler almak herine har vurup harman savurmak:)
- türkiye'de moda akımların hakimiyeti, gerçek sanatı ve sanatçıyı ayırdedememe sorunu..

bütün bu nedenlerden dolayı özellikle gençlerimize
sanatı bir hobi olarak düşünmelerini, asıl mesleklerinin farklı olmasını önermek gerektiğini düşünüyorum. sanattan başka her zaman ceplerinde bir altın anahtarları olsun :)
Forum Kurallarımız : https://gerigeldik.com/B3/viewtopic.php?f=1&t=1
Kullanıcı avatarı
ussa
Yeni Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 01 Oca 2007, 00:53

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen ussa »

Gerçek sanatçı güzeli arar
Eski olsaydı ölmeye, yeni olsaydı eskimeye mahkum olurdu. Biz bu bağlamda, gençlere öğüt vermeye çalışmaktansa, iyi ve doğru örnek olabilmenin gerekliliğine inanıyoruz. Bize göre gerçek sanatçı, dünyayı bir okul bilen; yaşamın öğretisinden sürekli yararlanarak iyiye, güzele, doğruya, gerçeğe yönelen ve yöneltendir. Gerçek sanatçı, insanlığa ve evrendeki kardeşliğe hizmet edendir. Sanatçı, bu anlamda inatçı olmalıdır.

Toplumları geçmişlerinden ve değerlerinden koparmak için türlü oyunlar oynanıyor. Kültürel işgal bunlardan birisi
Kullanıcı avatarı
efdelya
Bizden Biri
Bizden Biri
Mesajlar: 715
Kayıt: 19 Mar 2007, 14:10
Konum: Kocaeli
İletişim:

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen efdelya »

Tabiki kendileri karar verse güzel olur canımda maalesef çoğu durumlarda heleki kırsal bölgelerde genelde aile büyükleri karar veriyor maalesefki evliliklere..
çünkü onların görüşüne göre heleki kız çocuğu ise söz hakkı hiç yoktur,ne denilirse yapmak zorundalar,bunu aşmak için eğitim şart herşey de olduğu gibi ancak çok zaman gerekli sanırm, ülkemizde bu sorunun ortadan kalkması için :roll:
sonrasında da sorunlar çıkıyor kişiler birbirini tanımadan evlenince sorunlar hiç bitmiyor,gerçi işin başka boytu da var aşk evliliği yapanları da görüyoruz bir şekilde aşk bitince saygı ,sevgi tükenince onların evliliklerinde de sorunlar çıkıyor kısır döngü sanki herşey :roll:
aslında karşılıklı saygı olursa çözülmeyecek bişeyyok ama saygısızlık sevgisizlik diz boyu malaesef :?
erkekler kendilerini bişey sanıyor her gücün kendilerinde olduğunu düşünerek davranıyorlar nasılsa artık benim bişey yapamaz deyip sorunları ayyuka çıkarıyorlar.
anlaşamdığı halde nedne evlilikler sürer?
birinci etken bence, çocuklardır çocukların etkilenmemsi için çocuklar için herşeye katlanılır
bir başka sebepse,çevre faktörü,heleki bu zamada dul olmak çok zor dul kadına doğru gözle bakılmıyor heleki küçük kırsal bölgelerde..
başka bir sebepse,eşine bağımlıdır,maddi yönden kendine bakması imkansızdır,çekmek zorundadır
diğer bir sebepse,ailesi yanında değildir gelinlikle girilen evden kefenle çıkılır gibi bir düşünceye sahiptirler

vehasılı kadın her türlü çekmek zorundadır kendine güveni yoksa,ekonomik özgürlüğü de yoksa vay haline...
Kullanıcı avatarı
Narish
Yeni Üye
Mesajlar: 11
Kayıt: 28 Ara 2008, 14:28
Konum: Almanya
İletişim:

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen Narish »

önyargi belki´de bizim savunma mekanizmamiz, böylece kendimizi korudugumuzu yada karsimizdaki insani sucladigimiizda kendimizi akladigimiz düsünüyoruz..

hele ki insan yaralanmissa, yaralayan kisiye benzer her kisiye saldirmayi kendine ilke haline getiriyor..
Bugünümü düsünürüm
Dün gecti yarin var mi?
Gencligime de güvenmem
Ölen hep ihtiyar mi?

Hallac-i Mansur
Kullanıcı avatarı
ussa
Yeni Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 01 Oca 2007, 00:53

Re: Beyin Fırtınası

Mesaj gönderen ussa »

Gerçek dostlar insanın hayatına ne zaman girer? Çocukken hiç bir karşılık beklemeden sevdiğin için o zamanlar gelen ve bazı şeyleri yitirmeye başladığında gidenler midir gerçek dostlar? Ya da büyümene rağmen karşılık beklememeyi öğrenip fedakarlık yapmaya devam ettiğinde ve yaptıkların karşısında en ufak bir karşılık gördüğünde gerçek dostunu bulduğuna inanmak mı istersin? İnsan ayak uydurmak zorunda kaldığı değil de kendi hayatına biri ayak uydurduğunda ya da tesadüf bu ya zaten herşey birbirine benziyorsa, ayaklar kendiliğinden birbirlerine uyum sağlıyorsa o zaman mı gerçek dostunu bulur? Belki de hayatına hiç bir zaman öyle biri girmez bir süre sonra dostunun gelmesini beklemekten sıkılır sen mi başkalarının dostu olursun? Peki bu durumda doğal olarak senin dost olduğun kişiler otomatikmen seninde dostun olmazlar mı? Olmuyormuş meğer ya da belki de olamıyordur belki çok şey bekliyorsundur insanlardan. Gerçek dostum bana benzemek zorunda mı diye sorası geliyor insanın bazenleri. Belki de benimle aynı sıkıntıları paylaşan biri beni daha rahat anlardı ama bu onu benim gerçek dostum yapar mıydı? Gerçek dostluk buna mı bağlıdır? Gerçek dostluk aynı şeyleri yaşamasa bile onu anlamaya çalışmak ve herşeye rağmen onun yanında olmak değil midir?
Cevapla

“Genel Konular” sayfasına dön