süper nostaljiii
süper nostaljiii
Çocukluqumuzun Çizqi Filmleri
ŞİRİNLER : Şirinler 3 elma boyunda, mavi renkli ve de kukuletalı bir grup yaratıktı. Mantarların dibinde bir köyde yaşarlardı, köy imamı da Şirin baba diye sakallı muhterem bir zattı. Bunun donuyla şapkası kırmızı idi. Ama o da diğerleri gibi üstsüz gezerdi. Sonradan köye çirkin bir kız gelmiş, Şirin baba büyüleriyle kızı Britney Spears'a çevirmiş, ismini de Şirine koymuştu, Şirine yüzünden bütün şirinler birbirine girmişti. Bunların gözlüklü bilgin şirini, şişko aşçı şirini, uykucu tembel şirini, adaleli güçlü şirini vardı. Ama en güzeli peşlerindeki hain Gargamel'di, kedisi Azman'la bu dırdırcı Şirinler'i yakalamaya çalışır, birtürlü beceremezdi.
HEIDI : Kara saçlı ve domates yanaklı bir kızdı, kırmızı gömleği, pembe eteği ve kocaman bir poposu vardı, bu Heidi ne zaman dağlardan bayırlardan yuvarlansa eteği kafasına geçer, biz de bunun kocaman beyaz donlarını seyrederdik. Donlarını fora eden ilk çizgi karakter herhalde buydu. Keçi çobanı Peter'le dağbaşlarına çıkar oynaşırdı. En dikkat çekici bir diğer özelliği de yamuk ağzıydı. Bu kızın ağzı yanağından açılırdı. O da inadına o yamuk yandan ağzıyla "büyüükkbabaaa, büyüükbabaa" diye çığlıklar atar, büyükbaba da sussun diye buna keçi peyniri kızartırdı. Ah o peynirden nasıl canım çekerdi anlatamam. Sonradan Heidi büyük şehire inerek Clara ile arkadaş olmayı da ihmal etmedi. Ama peynirsiz yaşayamayacağı için dağlara geri dönmüştü
AYI YOGİ : Bir grup arkadaşını yanına alıp acayip bir gemi ile dolaşan, maceradan maceraya koşan bir ayı idi bu. Sürekli efeemm diye konuşur, başına bin türlü iş açar, panik içinde sağa sola koşuştururdu. Düpedüz salaktı. Yanındaki küçük Bobi mi Bobo mu, o daha zekiceydi.
HE -MAN : İlkokuldayken okuldan koşarak gelir artık pazartesi günü mü neyse He-Man'i izlerdik. Öykü acayip tiplerle dolu bir galakside geçiyordu, kahramanımız lepiska saçlı Prens Adam oldukça pısırıkken sihirli kılıcını havaya kaldırıp GÖLGELERİN GÜCÜ ADINA, GÜÇ BENDE ARTIK deyip adaleli erkek He-Man'e dönüşür, iskeletor ve elemanlarıyla kapışırdı. Başı sıkışınca küçük cin Orko, General, General'in kızı Tila ve güzel Büyücü'den yardım alırdı. Her bölümün sonunda Orko uçarak ekranda belirir, bize o bölümden çıkartmamız gereken dersi anlatırdı. Ben bunun birsürü kartlarını falan toplamıştım uzun süre.
DENVER SON DİNOZOR :
San Fransisko'da mı Kaliforniya'da mı ne öyle bir memlekette geçerdi. Bir grup oğlan arka bahçeyi kazarken eşşek kadar bir yumurta bulmuşlar, yumurtadan dana kadar bir dinozor çıkmıştı, mavi gözlü sevimli dinoya, Denver adını takmışlar sonra da beraber alemlere akmışlardı. Bu Denver'a söfçü şortu ve güneş gözlüğü giydirip plaja götürürler, sörf yaptırırlar da kimse bunun dinozor olduğunu anlamazdı. Yıldız şeklinde Elton John gözlüklerini takıp rock n' roll bilem yapmıştı. Eğlenceli geliyordu o zaman bize.
SEVİMLİ HAYALET CASPER : Bunun belli bir saati yoktu, her an karşınıza çıkabilirdi. Arkadaş bulmak için dolaşır, ama bunu her gören hayalet görmüşe döndüğü için kimseye yaklaşamazdı. Sonunda bir kahramanlık yaparak herkesin sevgi ve hayranlığını kazanırdı. Yıllar sonra sinema filmi bile yapılmıştı.
JETGİLLER: Taşdevri'nin gelecek çağlarda geçen versiyonuydu, bunların da herşeyi egzantrik ve moderndi. Hizmetçileri robottandı, araba yerine uçan daireleri vardı doğal olarak. Bende fazla bir heyecan uyandırmazdı gelgelelim.
KAPTAN MAĞARA ADAMI :
Yeni nesil Taş Devri'nin süper kahramanıydı. Wilma ile Betty gazeteci olmuşlar, her işe burunlarını sokuyorlardı. Bu yüzden ne zaman kötü adamı kızdırsalar adam bunları kaçırtıyor, kızlar "İmdaaatt kaptan mağara adamııı yetiişş" diye bağırınca bu dayı zopasını alıp uçarak kızları kurtarmaya gidiyordu. Yolda benzini biter, motoru tekler, arada yere düşerdi. Fena değildi, eğlenceli bile sayılırdı. Baştan ayağa kılla kaplıydı.
MY LITTLE PONY : Allahım, minik kanatlı, lüle lüle yeleli, kuyrukları kurdeleli beygirler oradan oraya uçuşur, biz de ağzımız açık seyrederdik. Bunların sonradan çılgın gibi oyuncakları çıkmıştı. Benim de bir tane pony silgim vardı, mor yeleli ... Sanırım bunların kraliçesi alnında boynuzu olan bir unicorn idi. Fakat bu dizinin ana fikri neydi hatırlayamıyorum.
NİNJA KAPLUMBAĞALAR : Türk gençliğine pizza sevgisi aşılayan çizgi filmdir. Bu dizide Japon Sensei Splinter, 4 tosbağası ile yeraltında saklanırken Shredder'ın mutasyon ışınlarına maruz kalıyor ve en son lağım faresine dokunduğu için fareye dönüşüyordu. Tospaalar da insana benziyorlardı. Splinter bunlara en sevdiği Rönesans sanatçılarının isimlerini takıyor ve Shredder'in üzerine salıyordu. Bunlar hep yeraltında lağımda yaşıyor ve sürekli ama sürekli pizza yiyorlardı. Bunlara yardım eden bir de televizyoncu kız vardı, April. Bu April'in sarı bir tulumu vardı ve başka hiçbirşey giymezdi. Severek izlerdik biz bu kaplumbağaları.
TOM VE JERRY :
En meşhur çizgi filmlerden biriydi. Jerry pervasız ve de cüretkar bir fareydi. Hiç çekinmeden yaşadığı evin buzdolabını boşaltır, deliğine taşırdı. Tom elinden geleni ardına koymaz, bunu yakalayıp ekmek arası afiyetle yemek için planlar yapardı. Bunların çizgi filminde insanların suratı hiç görünmezdi, sadece bacakları görünürdü. Tom sahibesine melek gibi gülümser sonra canavar gibi Jerry'nin peşine düşerdi. İkisi de birbirini pataklar ama sonunda minik Jerry kazanırdı
TAZMANYA CANAVARI :
Deli dolu, azman,kuduruk, gerçek bir canavardı. Hön hön hön diye dönerek çıka gelir, ne var ne yok yer, ortalığı silip süpürürdü. Memleketimizde çok popüler olmuş, her yerde bir sürü tişörtü, oyuncağı görülmüştür. Taz-mania, taz-mania diye hareketli bir şarkısı vardı.
ROADRUNNER :
Roadrunner çölde yaşayan çılgın bir kuştu, bunun belalısı Coyote diye bir çakaldı. Bunlar çölde deliler gibi koşar ama Coyote hep arkada kalırdı. Roadrunner buna bir saniye görünür, "beep beep" diye korna gibi öterek sinirini bozar, sonra yine tozu dumana katarak ortadan kaybolurdu. Coyote buna tuzaklar kurmuş, kafasına kayalar atmış, yine de yakalayamamıştı
BUGS BUNNY :
Roger Rabit'ten önce tavşan Bugs vardı. Bunun elinde sürekli bir havuç bulunur, "arkiidiişşş" diye konuşurdu. Deliğinden çıkar, maceralara koşardı. Bunun belalısı kel kafalı, bodur bir dayı vardı. Bir keresinde Bugs Bunny bu herifin kafasına masaj yapmış, çalı gibi saç çıkmasını sağlamıştı. Bir özelliği de kızdırmak istediği insanın kulaklarından tutup dudaklarından muccckkkk diye öpmesiydi. Kadın erkek ayırmaz, acımadan yumulurdu. Pompom bi kuyruğu vardı. Dizideki diğer tüm karakterlere türlü eziyetler etmiş, burunlarından dökmüştü fitil fitil.
VARYEMEZ AMCA :
Bu çizgi filmin kahramanı bizim Donald Duck'ın Ördekkent'te yaşayan zengin, pinti ve de nekes amcası Varyemez'di. Donald birgün küçük yeğenleri Cin, Can ve Cem'i Varyemez'in evine bırakıyor ve de maceralarımız başlıyordu. Bu benim en sevdiğim çizgi filmlerdendir. En güzel sahnesi de Varyemez'in çizgili mayosunu giyip altın para dolu hazine kasasında yüzdüğü andı. Yüzüstü, sırtüstü, kurbağalama yüzer, ağzından para püskürtürdü. Ördekkent'te yaşayan Mucit bunlara türlü türlü aletler icat eder, Varyemez'in hayatta ilk kazandığı şanslı parasını korurlardı. Bi tane kötü tip vardı, büyü yapmak için Varyemez'in uğur parasının peşindeydi. Çok eğlenceliydi, müziği de pek neşeliydi.
ARI MAYA : Bu da böyle kız mı erkek mi bilinmez bir arıydı, en azından ben hiç bilemedim, böle pösteki gibi yekpare bir saçı, çizgili donu vardı, çiçekten çiçeğe uçardı. Sevgi ve de mutluluk böcüğüydü kendisi...
ŞİRİNLER : Şirinler 3 elma boyunda, mavi renkli ve de kukuletalı bir grup yaratıktı. Mantarların dibinde bir köyde yaşarlardı, köy imamı da Şirin baba diye sakallı muhterem bir zattı. Bunun donuyla şapkası kırmızı idi. Ama o da diğerleri gibi üstsüz gezerdi. Sonradan köye çirkin bir kız gelmiş, Şirin baba büyüleriyle kızı Britney Spears'a çevirmiş, ismini de Şirine koymuştu, Şirine yüzünden bütün şirinler birbirine girmişti. Bunların gözlüklü bilgin şirini, şişko aşçı şirini, uykucu tembel şirini, adaleli güçlü şirini vardı. Ama en güzeli peşlerindeki hain Gargamel'di, kedisi Azman'la bu dırdırcı Şirinler'i yakalamaya çalışır, birtürlü beceremezdi.
HEIDI : Kara saçlı ve domates yanaklı bir kızdı, kırmızı gömleği, pembe eteği ve kocaman bir poposu vardı, bu Heidi ne zaman dağlardan bayırlardan yuvarlansa eteği kafasına geçer, biz de bunun kocaman beyaz donlarını seyrederdik. Donlarını fora eden ilk çizgi karakter herhalde buydu. Keçi çobanı Peter'le dağbaşlarına çıkar oynaşırdı. En dikkat çekici bir diğer özelliği de yamuk ağzıydı. Bu kızın ağzı yanağından açılırdı. O da inadına o yamuk yandan ağzıyla "büyüükkbabaaa, büyüükbabaa" diye çığlıklar atar, büyükbaba da sussun diye buna keçi peyniri kızartırdı. Ah o peynirden nasıl canım çekerdi anlatamam. Sonradan Heidi büyük şehire inerek Clara ile arkadaş olmayı da ihmal etmedi. Ama peynirsiz yaşayamayacağı için dağlara geri dönmüştü
AYI YOGİ : Bir grup arkadaşını yanına alıp acayip bir gemi ile dolaşan, maceradan maceraya koşan bir ayı idi bu. Sürekli efeemm diye konuşur, başına bin türlü iş açar, panik içinde sağa sola koşuştururdu. Düpedüz salaktı. Yanındaki küçük Bobi mi Bobo mu, o daha zekiceydi.
HE -MAN : İlkokuldayken okuldan koşarak gelir artık pazartesi günü mü neyse He-Man'i izlerdik. Öykü acayip tiplerle dolu bir galakside geçiyordu, kahramanımız lepiska saçlı Prens Adam oldukça pısırıkken sihirli kılıcını havaya kaldırıp GÖLGELERİN GÜCÜ ADINA, GÜÇ BENDE ARTIK deyip adaleli erkek He-Man'e dönüşür, iskeletor ve elemanlarıyla kapışırdı. Başı sıkışınca küçük cin Orko, General, General'in kızı Tila ve güzel Büyücü'den yardım alırdı. Her bölümün sonunda Orko uçarak ekranda belirir, bize o bölümden çıkartmamız gereken dersi anlatırdı. Ben bunun birsürü kartlarını falan toplamıştım uzun süre.
DENVER SON DİNOZOR :
San Fransisko'da mı Kaliforniya'da mı ne öyle bir memlekette geçerdi. Bir grup oğlan arka bahçeyi kazarken eşşek kadar bir yumurta bulmuşlar, yumurtadan dana kadar bir dinozor çıkmıştı, mavi gözlü sevimli dinoya, Denver adını takmışlar sonra da beraber alemlere akmışlardı. Bu Denver'a söfçü şortu ve güneş gözlüğü giydirip plaja götürürler, sörf yaptırırlar da kimse bunun dinozor olduğunu anlamazdı. Yıldız şeklinde Elton John gözlüklerini takıp rock n' roll bilem yapmıştı. Eğlenceli geliyordu o zaman bize.
SEVİMLİ HAYALET CASPER : Bunun belli bir saati yoktu, her an karşınıza çıkabilirdi. Arkadaş bulmak için dolaşır, ama bunu her gören hayalet görmüşe döndüğü için kimseye yaklaşamazdı. Sonunda bir kahramanlık yaparak herkesin sevgi ve hayranlığını kazanırdı. Yıllar sonra sinema filmi bile yapılmıştı.
JETGİLLER: Taşdevri'nin gelecek çağlarda geçen versiyonuydu, bunların da herşeyi egzantrik ve moderndi. Hizmetçileri robottandı, araba yerine uçan daireleri vardı doğal olarak. Bende fazla bir heyecan uyandırmazdı gelgelelim.
KAPTAN MAĞARA ADAMI :
Yeni nesil Taş Devri'nin süper kahramanıydı. Wilma ile Betty gazeteci olmuşlar, her işe burunlarını sokuyorlardı. Bu yüzden ne zaman kötü adamı kızdırsalar adam bunları kaçırtıyor, kızlar "İmdaaatt kaptan mağara adamııı yetiişş" diye bağırınca bu dayı zopasını alıp uçarak kızları kurtarmaya gidiyordu. Yolda benzini biter, motoru tekler, arada yere düşerdi. Fena değildi, eğlenceli bile sayılırdı. Baştan ayağa kılla kaplıydı.
MY LITTLE PONY : Allahım, minik kanatlı, lüle lüle yeleli, kuyrukları kurdeleli beygirler oradan oraya uçuşur, biz de ağzımız açık seyrederdik. Bunların sonradan çılgın gibi oyuncakları çıkmıştı. Benim de bir tane pony silgim vardı, mor yeleli ... Sanırım bunların kraliçesi alnında boynuzu olan bir unicorn idi. Fakat bu dizinin ana fikri neydi hatırlayamıyorum.
NİNJA KAPLUMBAĞALAR : Türk gençliğine pizza sevgisi aşılayan çizgi filmdir. Bu dizide Japon Sensei Splinter, 4 tosbağası ile yeraltında saklanırken Shredder'ın mutasyon ışınlarına maruz kalıyor ve en son lağım faresine dokunduğu için fareye dönüşüyordu. Tospaalar da insana benziyorlardı. Splinter bunlara en sevdiği Rönesans sanatçılarının isimlerini takıyor ve Shredder'in üzerine salıyordu. Bunlar hep yeraltında lağımda yaşıyor ve sürekli ama sürekli pizza yiyorlardı. Bunlara yardım eden bir de televizyoncu kız vardı, April. Bu April'in sarı bir tulumu vardı ve başka hiçbirşey giymezdi. Severek izlerdik biz bu kaplumbağaları.
TOM VE JERRY :
En meşhur çizgi filmlerden biriydi. Jerry pervasız ve de cüretkar bir fareydi. Hiç çekinmeden yaşadığı evin buzdolabını boşaltır, deliğine taşırdı. Tom elinden geleni ardına koymaz, bunu yakalayıp ekmek arası afiyetle yemek için planlar yapardı. Bunların çizgi filminde insanların suratı hiç görünmezdi, sadece bacakları görünürdü. Tom sahibesine melek gibi gülümser sonra canavar gibi Jerry'nin peşine düşerdi. İkisi de birbirini pataklar ama sonunda minik Jerry kazanırdı
TAZMANYA CANAVARI :
Deli dolu, azman,kuduruk, gerçek bir canavardı. Hön hön hön diye dönerek çıka gelir, ne var ne yok yer, ortalığı silip süpürürdü. Memleketimizde çok popüler olmuş, her yerde bir sürü tişörtü, oyuncağı görülmüştür. Taz-mania, taz-mania diye hareketli bir şarkısı vardı.
ROADRUNNER :
Roadrunner çölde yaşayan çılgın bir kuştu, bunun belalısı Coyote diye bir çakaldı. Bunlar çölde deliler gibi koşar ama Coyote hep arkada kalırdı. Roadrunner buna bir saniye görünür, "beep beep" diye korna gibi öterek sinirini bozar, sonra yine tozu dumana katarak ortadan kaybolurdu. Coyote buna tuzaklar kurmuş, kafasına kayalar atmış, yine de yakalayamamıştı
BUGS BUNNY :
Roger Rabit'ten önce tavşan Bugs vardı. Bunun elinde sürekli bir havuç bulunur, "arkiidiişşş" diye konuşurdu. Deliğinden çıkar, maceralara koşardı. Bunun belalısı kel kafalı, bodur bir dayı vardı. Bir keresinde Bugs Bunny bu herifin kafasına masaj yapmış, çalı gibi saç çıkmasını sağlamıştı. Bir özelliği de kızdırmak istediği insanın kulaklarından tutup dudaklarından muccckkkk diye öpmesiydi. Kadın erkek ayırmaz, acımadan yumulurdu. Pompom bi kuyruğu vardı. Dizideki diğer tüm karakterlere türlü eziyetler etmiş, burunlarından dökmüştü fitil fitil.
VARYEMEZ AMCA :
Bu çizgi filmin kahramanı bizim Donald Duck'ın Ördekkent'te yaşayan zengin, pinti ve de nekes amcası Varyemez'di. Donald birgün küçük yeğenleri Cin, Can ve Cem'i Varyemez'in evine bırakıyor ve de maceralarımız başlıyordu. Bu benim en sevdiğim çizgi filmlerdendir. En güzel sahnesi de Varyemez'in çizgili mayosunu giyip altın para dolu hazine kasasında yüzdüğü andı. Yüzüstü, sırtüstü, kurbağalama yüzer, ağzından para püskürtürdü. Ördekkent'te yaşayan Mucit bunlara türlü türlü aletler icat eder, Varyemez'in hayatta ilk kazandığı şanslı parasını korurlardı. Bi tane kötü tip vardı, büyü yapmak için Varyemez'in uğur parasının peşindeydi. Çok eğlenceliydi, müziği de pek neşeliydi.
ARI MAYA : Bu da böyle kız mı erkek mi bilinmez bir arıydı, en azından ben hiç bilemedim, böle pösteki gibi yekpare bir saçı, çizgili donu vardı, çiçekten çiçeğe uçardı. Sevgi ve de mutluluk böcüğüydü kendisi...
BU HABERİ OKUYUN VE ŞÜKREDİN!
Hayatta hepimizin karşısına çıkmıştır tuhaf isimler veya soyisimler.
Ama bu kadarına da pes diyeceksiniz !
Çoğu kez mizah dergilerine de malzeme olan 'Oya Bilir, Nesrin Maloz' gibi
isimlerin yanısıra öylesine tuhaf soy isimler varki; insanı hayrete
düşürüyor. Bu isimleri görünce insanın bu kişilere 'Allah kolaylık versin'
demekten başka yapacak birşeyi kalmıyor. Tabi eğer o kişilerden biri de siz değilseniz. İşte Akistanbul.com'un yayınladığı o tuhaf isimler...
Not: Soyisimler Telefon rehberinden kontrol edilmistir, ama kişilerin
rahatsız edilmesi veya buna benzer problemlerin önüne geçmek için numaraları şifrelenmiştir !
258-742629* Bayram Amca
264-291178* Necati Yenge
346-227402* Meliha Eniste
284-214091* Zehra Esekcanbazı
216-359039* Yusuf Ziya Salakoglu
434-326106* Abudulsamet Döver
414-563193* Ramazan Öldürür
262-375270* Ismail Öldürücü
282-651903* Gülsen Motor
414-681258* Haci Benzin
216-494004* Menemine Cart
352-223233* Burhanettin Curt
212-506961* Cafer Cırt
362-432248* Döndü Cort
264-278988* Fedakar Pat
246-456634* Saban Küt
226-245588* Vesile Aybasi
216-433378* Haziment Pet
242-651334* Abdurrahman Kıllı
232-512546* Aytekin Kıllıbacak
232-831339* Makbule Kıllıbaldir
342-251421* Atilla Otuzbirogulları
476-227156* Ahmet Yavsar
344-221326* Ökkes Ford
216-313501* Nadir Verir
324-647802* Duran Tekerlek
344-231193* Döndü Yuvarlak
352-223173* Özdemir Damızlık
212-697331* Izzet Angut
222-320636* Türkan Romantik
252-592765* Hafize Kazma
324-461571* Abdulkadir Anan
438-351702* Abdulaziz Baban
332-327368* Ismail Donsuz
326-616869* Hatice Tüylü
242-343169* H. Ibrahim Gömer
232-343441* Gülfidan Gösterir
224-893745* Coskun Aptal
322-365256* Emel Yalak
322-581547* Duran Kalas
264-694032* Sultan Kaltak
282-427688* Ismail Dümbelek
262-527105* Fahrettin Kalkmaz
378-228458* Mehmet Kaldırır
332-641463* Cafer Yalar
312-837075* Gurban Yalama
324-320684* Ahmet Ali Emici
236-231748* Ayse Cinsel (Ese Cinsel de var)
328-876633* Mehmet Ta*ak
216-426047* Sultan Kıç
342-250665* Ali Anüs
242-742109* Bahriye Kuku
212-532488* Fevzi *ik
412-319227* Mahmut *ipi
216-419447* Yusuf Kız
Hayatta hepimizin karşısına çıkmıştır tuhaf isimler veya soyisimler.
Ama bu kadarına da pes diyeceksiniz !
Çoğu kez mizah dergilerine de malzeme olan 'Oya Bilir, Nesrin Maloz' gibi
isimlerin yanısıra öylesine tuhaf soy isimler varki; insanı hayrete
düşürüyor. Bu isimleri görünce insanın bu kişilere 'Allah kolaylık versin'
demekten başka yapacak birşeyi kalmıyor. Tabi eğer o kişilerden biri de siz değilseniz. İşte Akistanbul.com'un yayınladığı o tuhaf isimler...
Not: Soyisimler Telefon rehberinden kontrol edilmistir, ama kişilerin
rahatsız edilmesi veya buna benzer problemlerin önüne geçmek için numaraları şifrelenmiştir !
258-742629* Bayram Amca
264-291178* Necati Yenge
346-227402* Meliha Eniste
284-214091* Zehra Esekcanbazı
216-359039* Yusuf Ziya Salakoglu
434-326106* Abudulsamet Döver
414-563193* Ramazan Öldürür
262-375270* Ismail Öldürücü
282-651903* Gülsen Motor
414-681258* Haci Benzin
216-494004* Menemine Cart
352-223233* Burhanettin Curt
212-506961* Cafer Cırt
362-432248* Döndü Cort
264-278988* Fedakar Pat
246-456634* Saban Küt
226-245588* Vesile Aybasi
216-433378* Haziment Pet
242-651334* Abdurrahman Kıllı
232-512546* Aytekin Kıllıbacak
232-831339* Makbule Kıllıbaldir
342-251421* Atilla Otuzbirogulları
476-227156* Ahmet Yavsar
344-221326* Ökkes Ford
216-313501* Nadir Verir
324-647802* Duran Tekerlek
344-231193* Döndü Yuvarlak
352-223173* Özdemir Damızlık
212-697331* Izzet Angut
222-320636* Türkan Romantik
252-592765* Hafize Kazma
324-461571* Abdulkadir Anan
438-351702* Abdulaziz Baban
332-327368* Ismail Donsuz
326-616869* Hatice Tüylü
242-343169* H. Ibrahim Gömer
232-343441* Gülfidan Gösterir
224-893745* Coskun Aptal
322-365256* Emel Yalak
322-581547* Duran Kalas
264-694032* Sultan Kaltak
282-427688* Ismail Dümbelek
262-527105* Fahrettin Kalkmaz
378-228458* Mehmet Kaldırır
332-641463* Cafer Yalar
312-837075* Gurban Yalama
324-320684* Ahmet Ali Emici
236-231748* Ayse Cinsel (Ese Cinsel de var)
328-876633* Mehmet Ta*ak
216-426047* Sultan Kıç
342-250665* Ali Anüs
242-742109* Bahriye Kuku
212-532488* Fevzi *ik
412-319227* Mahmut *ipi
216-419447* Yusuf Kız
Masallardan Neler ÖĞrendİk
SİNDERELLA:hatun kısmını gece 12 den sonra işi yoktur.
UYUYAN GÜZEL:bir kız kendisini öpen ilk erkekle evlenir ve onunla sonsuza kadar mutlu yaşar.
HANSEL İLE GRETEL:masal kahramanların sayısı artıkça IQları düşer...çikolatan evler yenmemelidir.
KIRMIZI BAŞLIKLI HANIM KIZ:sokakta her gördüğün zibidiyle konuşma.
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSUrta okul da size imalı bakışlar atan gözlüklü tombul kızla.erkekle dalga geçip aşalamayın.bir beş sene sonra afet olur ağzınız açık kalır ağlarsınız.
ALİ BABA VE KIRK HARAMİLERassword ler iyi saklanmalı.onun bunun yanında bağırarak söylenmemelidir.
ALİCE HARİKALAR DİYARINDA:her bulduğunu ağzına sokma.
HEİDİ:akıllı kızlar patikalar da neyin keçi kovalamaz.
ALAADDİN:sokakta her bulduğunu karıştırma.
PAMUK PRENSES:hiç tanımadığınız biri size elma verirse sakın yemeyin.
RAPUNZEL:bir kuleye kapatıldıysanız kaçmak için saz uzatmayın,uçmayı öğrenmek daha kısa sürer.
PİNOKYO:baban marangozsa asla yalan söylemiceksin.
SİNDERELLA:hatun kısmını gece 12 den sonra işi yoktur.
UYUYAN GÜZEL:bir kız kendisini öpen ilk erkekle evlenir ve onunla sonsuza kadar mutlu yaşar.
HANSEL İLE GRETEL:masal kahramanların sayısı artıkça IQları düşer...çikolatan evler yenmemelidir.
KIRMIZI BAŞLIKLI HANIM KIZ:sokakta her gördüğün zibidiyle konuşma.
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSUrta okul da size imalı bakışlar atan gözlüklü tombul kızla.erkekle dalga geçip aşalamayın.bir beş sene sonra afet olur ağzınız açık kalır ağlarsınız.
ALİ BABA VE KIRK HARAMİLERassword ler iyi saklanmalı.onun bunun yanında bağırarak söylenmemelidir.
ALİCE HARİKALAR DİYARINDA:her bulduğunu ağzına sokma.
HEİDİ:akıllı kızlar patikalar da neyin keçi kovalamaz.
ALAADDİN:sokakta her bulduğunu karıştırma.
PAMUK PRENSES:hiç tanımadığınız biri size elma verirse sakın yemeyin.
RAPUNZEL:bir kuleye kapatıldıysanız kaçmak için saz uzatmayın,uçmayı öğrenmek daha kısa sürer.
PİNOKYO:baban marangozsa asla yalan söylemiceksin.
Bizlere özgü takıntılar
-Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı,
-Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı,
-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı,
-En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı,
-Kar topunun içine buz koyma hastalığı,
-Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda illede görüşme yapma hastalığı,
-Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı,
-Kumsalda deve güreşi yapma hastalığı,
-Şahin marka arabayı, Doğan görünümlü yapma hastalığı,
-Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı,
-Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı,
-Mesleğimizdeki ünvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı,
-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı,
-İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı,
-Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşma hastalığı,
-Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı,
-Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı,
-Otobüs duraklarına "Ateşli sevişirim beni ara" yazma hastalığı,
-Trafikte bizi geçen bir aracı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı,
-Sinyal verir vermez şerit değiştirip, kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik görmüyonmu deme hastalığı,
-Ara yollardan ana yola çıkacak araca yol vermeme hastalığı,
-Ünlü birini gördügümüzde ona el sallama hastalığı,
-Ünlü birini gördügümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı,
-Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı,
-Otobüs durağa yanaştığında illede ön kapıdan inmeye çalışma hastalığı,
-Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazılar yazma hastalığı,
-Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka kral fm dinleme hastalığı,
-Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı,
-Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı,
-Kimsenin herhangi bir konu hakkında bilgisi olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp tutma hastalığı,
-Elektrik, su, doğalgaz, vergi, trafik cezası vb.. faturaları son gününde ödeme hastalığı,
-Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı,
-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı,
-Evli olanların bekarlara sakın ha evlenme demesi hastalığı,
-Aynı filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı,
-18 yaşına geldiği gün bara gitme hastalığı,
-Eline silah geçen birinin hemen o silahla şaka yapma ihtiyacı duyması hastalığı,
-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı,
-Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı,
-Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı,
-Meslek arkadaşlarına mesleki şakalar yapma hastalığı.
-Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı,
-Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı,
-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı,
-En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı,
-Kar topunun içine buz koyma hastalığı,
-Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda illede görüşme yapma hastalığı,
-Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı,
-Kumsalda deve güreşi yapma hastalığı,
-Şahin marka arabayı, Doğan görünümlü yapma hastalığı,
-Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı,
-Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı,
-Mesleğimizdeki ünvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı,
-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı,
-İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı,
-Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşma hastalığı,
-Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı,
-Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı,
-Otobüs duraklarına "Ateşli sevişirim beni ara" yazma hastalığı,
-Trafikte bizi geçen bir aracı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı,
-Sinyal verir vermez şerit değiştirip, kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik görmüyonmu deme hastalığı,
-Ara yollardan ana yola çıkacak araca yol vermeme hastalığı,
-Ünlü birini gördügümüzde ona el sallama hastalığı,
-Ünlü birini gördügümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı,
-Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı,
-Otobüs durağa yanaştığında illede ön kapıdan inmeye çalışma hastalığı,
-Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazılar yazma hastalığı,
-Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka kral fm dinleme hastalığı,
-Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı,
-Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı,
-Kimsenin herhangi bir konu hakkında bilgisi olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp tutma hastalığı,
-Elektrik, su, doğalgaz, vergi, trafik cezası vb.. faturaları son gününde ödeme hastalığı,
-Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı,
-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı,
-Evli olanların bekarlara sakın ha evlenme demesi hastalığı,
-Aynı filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı,
-18 yaşına geldiği gün bara gitme hastalığı,
-Eline silah geçen birinin hemen o silahla şaka yapma ihtiyacı duyması hastalığı,
-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı,
-Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı,
-Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı,
-Meslek arkadaşlarına mesleki şakalar yapma hastalığı.
Ya Ninja Kaplumbaqalar Müslüman Olsaydı....
Ninja Kaplumbağa kardeşlerimiz yıllarca kanalizasyonda pislik içinde yaşamışlardır
Birgün splinter usta bu pis hayattan sıkılıp öğrencilerine islamiyetten bahseder. temizlik imandan gelir düşüncesine ters düşmemek için önce hamama gidip bi güzel temizlenen ve abdest alan kaplumbağalar,splinter usta ile birlikte kelime-i şahadet getirerek müslüman olmaya karar verirler...
Donatello ile Rafael kanalizasyonda hurma yiyip sohbet ederken Rafael'in aklına bişi gelir..
Rafael : olm kafamı kurcalayan bi olay var
Donatello : paylaş benimle muhterem.gönüller paylaştıkça zenginleşir
Rafael : ya şu Bebop varya...hani domuz olan
Donatello : eeee
Rafael : şimdi biz bu domuzun ağzını burnunu kırarsak günah işlemiş olurmuyuz
Donatello : sanmıyorum muhterem...yemicezki dövcez bişi olmaz bence...
Rafael : şimdi bi yerden karşımıza çıkarsa bunu sopayla dövelim.dokunupta abdestimizi kaçırmasın kafir
Donatello : evet ikindi okuncak zaten birazdan
***************************************
Ninja kaplumbağalar müslüman olduktan sonra aşık oldukları televizyon muhabiri April Oneil'in beynini yıkamaya başlarlar arkadaş toplantılarında ilahi okumaya başlarlar ve April islamiyete ilgi duymaya başlar ve birgün Michelangelo evde televizyon izlerken...
Michelangelo : donatello koş koş samanyolu tv'de sırlar dünyası başladı
Donatello : muhterem korkmuyomusun o programı izlerken ya benim içim bi tuhaf oluyo
Michelangelo : ben sadece allahtan korkarım donatello
Donatello : aa sunucusu değişmiş...lan...lannn... April yenge değilmi olm bu
Michelangelo : dün samanyolu tv ile anlaştı olm süpriz yapmak istedim sana sölemedim
Donatello : baş örtüsüde yakışmış hani yengeye
*******************************************
muhtemelen ramazan ayında pizza yemeden önce şu diyalog yaşanırdı...
- niyet ettim niyet eyledim allah rızası ile orucumu açmaya...hamdolsun verdiğin nimetlere amin
- allah kabul etsin arkadaşlar
- amin cümlemizin
********************************************
Ninja Kaplumbağa kardeşlerimiz yıllarca kanalizasyonda pislik içinde yaşamışlardır
Birgün splinter usta bu pis hayattan sıkılıp öğrencilerine islamiyetten bahseder. temizlik imandan gelir düşüncesine ters düşmemek için önce hamama gidip bi güzel temizlenen ve abdest alan kaplumbağalar,splinter usta ile birlikte kelime-i şahadet getirerek müslüman olmaya karar verirler...
Donatello ile Rafael kanalizasyonda hurma yiyip sohbet ederken Rafael'in aklına bişi gelir..
Rafael : olm kafamı kurcalayan bi olay var
Donatello : paylaş benimle muhterem.gönüller paylaştıkça zenginleşir
Rafael : ya şu Bebop varya...hani domuz olan
Donatello : eeee
Rafael : şimdi biz bu domuzun ağzını burnunu kırarsak günah işlemiş olurmuyuz
Donatello : sanmıyorum muhterem...yemicezki dövcez bişi olmaz bence...
Rafael : şimdi bi yerden karşımıza çıkarsa bunu sopayla dövelim.dokunupta abdestimizi kaçırmasın kafir
Donatello : evet ikindi okuncak zaten birazdan
***************************************
Ninja kaplumbağalar müslüman olduktan sonra aşık oldukları televizyon muhabiri April Oneil'in beynini yıkamaya başlarlar arkadaş toplantılarında ilahi okumaya başlarlar ve April islamiyete ilgi duymaya başlar ve birgün Michelangelo evde televizyon izlerken...
Michelangelo : donatello koş koş samanyolu tv'de sırlar dünyası başladı
Donatello : muhterem korkmuyomusun o programı izlerken ya benim içim bi tuhaf oluyo
Michelangelo : ben sadece allahtan korkarım donatello
Donatello : aa sunucusu değişmiş...lan...lannn... April yenge değilmi olm bu
Michelangelo : dün samanyolu tv ile anlaştı olm süpriz yapmak istedim sana sölemedim
Donatello : baş örtüsüde yakışmış hani yengeye
*******************************************
muhtemelen ramazan ayında pizza yemeden önce şu diyalog yaşanırdı...
- niyet ettim niyet eyledim allah rızası ile orucumu açmaya...hamdolsun verdiğin nimetlere amin
- allah kabul etsin arkadaşlar
- amin cümlemizin
********************************************
çocukluğumda hatırladığım ve ağzımın sularını akıtarak izlediğim bi program vardı
susam sokağı...
küfenin içinde yaşayan kırpık,mahalle arasında embesil embesil gezinip hiç bişiden anlamayan minik kuş ve ne zaman bizim evde altın günü düzenlense taklidini yaptığım kurabiye canavarı...
arçil ve şota gibi efsane ikili edi & büdüyü unutmamak lazım tabi...
hemen hemen her programda şöle bi laf sölenirdi. "tırtıllar asla ama asla kahverengi bot giymezler"
ulan tırtılın ne işi olur kahverengi botla
bir tırtılın kahverengi bot giymeyeceğini 3 yaşındaki çocuk bile bilir...
neden bize o programda gerizekalı muamelesi yapıyolardı ki...
sanki akşam babamız işten dönünce şey dicez
- baba ! baba ! bugün sen işteyken ben yeni bişi öğrendim
- affferin benim güzel kızıma...ne öğrendin bakiim
- tırtıllar asla kahverengi bot giymezlermiş
- hanım bu çocuk sizin tarafa çekcek galiba
birde bu susam sokağında tamirci tahsin amca ile manav zehra teyze vardı.
tahsin amca o kadar mükemmel bir insandı ki ufak bir atölyesi olmasına rağmen bozulan roketleri bile tamir edebilecek bilgiye sahipti.o zamanlar çocuktuk kıllanmıyoduk hiç bişiden ama belkide tahsin amca ile zehra teyze dost hayatı yaşıyordu...
çocuklara sayıları öğretme özelliği olan programda neden 12 ye kadar sayılırdı acaba? ya 10 a kadar sayın yada 20 ye kadar.neden yarım bırakıyosunuz ki
1-2-3....10-11.12
bu program yüzünden mahallede saklambaç oynarken 50 ye kadar saymayı bilmeyip 4 tur halinde 12' ye kadar sayıp 48 e gelince önüm arkam sağım solum sobe diyen yüzbinlerce arkadaşım oldu...
susam sokağı sakinleri hep neşeli tavırları ve örnek hareketleriyle ekrana gelmişti.
peki ya bu karakterler normal hayatlarındada böyle sıkıcı bir hayatmı yaşıyordu acaba?
yıl 2007...
Kahramanlarımız şuan ne yapıyor?
Kırpık
mahalledeki küfesinde liseli çocuklara marihuana partileri düzenleyip uyuşturucu satarken yakalandı ve hala cezaevinde...
Minik Kuş
şuan katar basketbol ligi takımlarından Al-Ahly'de alt yapı şube sorumlusu olarak çalışmaktadır
Tahsin Amca
sokakta sürekli olarak zehra teyzeye ayar veren tamirci tahsin amcanın zehra teyze ile olan yasak aşkının meyvesi bir gün aniden ortaya çıkar...bu kişi tamirci ustalarının ustası McGyver'dan başkası değildir.McGyver babası Tahsin amca ile güçlerini birleştirerek plaj havlusu,kol saati,bıldırcın yumurtası ve termostan oluşan malzemeleri kullanarak sanayi sitesinde kendilerine şirin bir dükkan inşa etmişlerdir ve bu dükkanda sahte rakı imal üretimi yapmaktadırlar.
Edi & Büdü
yıllarca ezeli rekabet yaşayan Edi ile Büdü şampiyonlar ligi yarı finalinde rakiplerini eleyerek finalde eşleşmiştir.bu ezeli ikili İspanyanın güngören belediye stadında oynanan tek kale final maçında 2-2 berabere kalmıştır.uzatmalarda edinin kendi kalesine attığı gol ile büdü turu geçmiş ve çeyrek finalde malatyasporun rakibi olmuştur.kadrosunda sadece kendisi olan büdü 11 kişilik kadroyu kuramayınca sahadan 3-0 hükmen mağlup ayrılıp Türkiye Kupasını müzesine götürmüştür
Kurabiye Canavarı
yıllarca hayvanlar gibi kurabiye yiyen kahramanımız aldığı kilolar sonucu rejim yapmaya karar vermiştir.yiyemediği kurabiyeleri Unicef'e bağışlayan kurabiye canavarının bağış yaptığı bu erzak afrikadaki açlığın yok olmasını sağlamıştır.
Kermit
yüklü bir transfer karşılığı mupet showa transfer olup susam sokağını terkettiği için hikayemde kendisine yer vermedim
sev dünyayııı
açılır her kapııı
ariff susam sokağıııı
tıkırdatın ---->
susam sokağı...
küfenin içinde yaşayan kırpık,mahalle arasında embesil embesil gezinip hiç bişiden anlamayan minik kuş ve ne zaman bizim evde altın günü düzenlense taklidini yaptığım kurabiye canavarı...
arçil ve şota gibi efsane ikili edi & büdüyü unutmamak lazım tabi...
hemen hemen her programda şöle bi laf sölenirdi. "tırtıllar asla ama asla kahverengi bot giymezler"
ulan tırtılın ne işi olur kahverengi botla
bir tırtılın kahverengi bot giymeyeceğini 3 yaşındaki çocuk bile bilir...
neden bize o programda gerizekalı muamelesi yapıyolardı ki...
sanki akşam babamız işten dönünce şey dicez
- baba ! baba ! bugün sen işteyken ben yeni bişi öğrendim
- affferin benim güzel kızıma...ne öğrendin bakiim
- tırtıllar asla kahverengi bot giymezlermiş
- hanım bu çocuk sizin tarafa çekcek galiba
birde bu susam sokağında tamirci tahsin amca ile manav zehra teyze vardı.
tahsin amca o kadar mükemmel bir insandı ki ufak bir atölyesi olmasına rağmen bozulan roketleri bile tamir edebilecek bilgiye sahipti.o zamanlar çocuktuk kıllanmıyoduk hiç bişiden ama belkide tahsin amca ile zehra teyze dost hayatı yaşıyordu...
çocuklara sayıları öğretme özelliği olan programda neden 12 ye kadar sayılırdı acaba? ya 10 a kadar sayın yada 20 ye kadar.neden yarım bırakıyosunuz ki
1-2-3....10-11.12
bu program yüzünden mahallede saklambaç oynarken 50 ye kadar saymayı bilmeyip 4 tur halinde 12' ye kadar sayıp 48 e gelince önüm arkam sağım solum sobe diyen yüzbinlerce arkadaşım oldu...
susam sokağı sakinleri hep neşeli tavırları ve örnek hareketleriyle ekrana gelmişti.
peki ya bu karakterler normal hayatlarındada böyle sıkıcı bir hayatmı yaşıyordu acaba?
yıl 2007...
Kahramanlarımız şuan ne yapıyor?
Kırpık
mahalledeki küfesinde liseli çocuklara marihuana partileri düzenleyip uyuşturucu satarken yakalandı ve hala cezaevinde...
Minik Kuş
şuan katar basketbol ligi takımlarından Al-Ahly'de alt yapı şube sorumlusu olarak çalışmaktadır
Tahsin Amca
sokakta sürekli olarak zehra teyzeye ayar veren tamirci tahsin amcanın zehra teyze ile olan yasak aşkının meyvesi bir gün aniden ortaya çıkar...bu kişi tamirci ustalarının ustası McGyver'dan başkası değildir.McGyver babası Tahsin amca ile güçlerini birleştirerek plaj havlusu,kol saati,bıldırcın yumurtası ve termostan oluşan malzemeleri kullanarak sanayi sitesinde kendilerine şirin bir dükkan inşa etmişlerdir ve bu dükkanda sahte rakı imal üretimi yapmaktadırlar.
Edi & Büdü
yıllarca ezeli rekabet yaşayan Edi ile Büdü şampiyonlar ligi yarı finalinde rakiplerini eleyerek finalde eşleşmiştir.bu ezeli ikili İspanyanın güngören belediye stadında oynanan tek kale final maçında 2-2 berabere kalmıştır.uzatmalarda edinin kendi kalesine attığı gol ile büdü turu geçmiş ve çeyrek finalde malatyasporun rakibi olmuştur.kadrosunda sadece kendisi olan büdü 11 kişilik kadroyu kuramayınca sahadan 3-0 hükmen mağlup ayrılıp Türkiye Kupasını müzesine götürmüştür
Kurabiye Canavarı
yıllarca hayvanlar gibi kurabiye yiyen kahramanımız aldığı kilolar sonucu rejim yapmaya karar vermiştir.yiyemediği kurabiyeleri Unicef'e bağışlayan kurabiye canavarının bağış yaptığı bu erzak afrikadaki açlığın yok olmasını sağlamıştır.
Kermit
yüklü bir transfer karşılığı mupet showa transfer olup susam sokağını terkettiği için hikayemde kendisine yer vermedim
sev dünyayııı
açılır her kapııı
ariff susam sokağıııı
tıkırdatın ---->
Çizgi film deyip geçmeyin
temel reis :
verdiği mesaj:
*sevgilini asla tek başına bırakma,geri döndüğünde yanında başkasını bulabilirsin.
*ince uzun kadınların talibi çok olur.
*kavga ederken en büyük kozunu hep sona sakla,yenileceğini anladığında kullan.
kadınlar denizci üniformasına bayılır.
ıspanak sadece gerektiğinde tüketilmelidir.
çakmaştaşlar :
verdiği mesaj :
*komşuna iyi davranmalısın,özellikle başka arkadaşın yoksa.
*bowling eğlenceli bir spordur,özellikle evden kaçmak için.
*çocuğunu şımartırsan,sopayı önce senin kafana indirir.
*her yalan yenilerini doğurur.
*arkadaşlarından ve eşinden gizli iş yapma,özellikle son 50 denemende beceremediysen.
şirinler :
verdiği mesaj:
*herkes kendi işini yaparsa,köyün mutlu olur.
*para olmadan da yaşanır,mallarınızı değiş tokuş etmeyi öğrenin.
*bir toplulukta tek kız varsa,tüm erkekler maymun olur.
he-man :
verdiği mesaj:
*kendine ait,benzersiz bir sloganın olsun.
*düşük profilli bir izlenim yarat,güçlerini senden başkası bilmesin.
*iyi insanlar her zaman kazanır.
tom&jerry :
verdiği mesaj:
*kediler dokuz canlı olsalarda hepsini 5 dk içinde kaybetmeyi severler.
*hayat sana tuzaklar kuracaktır,karşında 10 katın büyüklüğünde düşmanlar olsa da aklını kullanıp kurtulabilirsin.
*elinde ne varsa onu kullanarak savaşmayı öğrenmelisin,bu ütü masası da olabilir,buzdolabı kapağıda.
çalıntıdır..
temel reis :
verdiği mesaj:
*sevgilini asla tek başına bırakma,geri döndüğünde yanında başkasını bulabilirsin.
*ince uzun kadınların talibi çok olur.
*kavga ederken en büyük kozunu hep sona sakla,yenileceğini anladığında kullan.
kadınlar denizci üniformasına bayılır.
ıspanak sadece gerektiğinde tüketilmelidir.
çakmaştaşlar :
verdiği mesaj :
*komşuna iyi davranmalısın,özellikle başka arkadaşın yoksa.
*bowling eğlenceli bir spordur,özellikle evden kaçmak için.
*çocuğunu şımartırsan,sopayı önce senin kafana indirir.
*her yalan yenilerini doğurur.
*arkadaşlarından ve eşinden gizli iş yapma,özellikle son 50 denemende beceremediysen.
şirinler :
verdiği mesaj:
*herkes kendi işini yaparsa,köyün mutlu olur.
*para olmadan da yaşanır,mallarınızı değiş tokuş etmeyi öğrenin.
*bir toplulukta tek kız varsa,tüm erkekler maymun olur.
he-man :
verdiği mesaj:
*kendine ait,benzersiz bir sloganın olsun.
*düşük profilli bir izlenim yarat,güçlerini senden başkası bilmesin.
*iyi insanlar her zaman kazanır.
tom&jerry :
verdiği mesaj:
*kediler dokuz canlı olsalarda hepsini 5 dk içinde kaybetmeyi severler.
*hayat sana tuzaklar kuracaktır,karşında 10 katın büyüklüğünde düşmanlar olsa da aklını kullanıp kurtulabilirsin.
*elinde ne varsa onu kullanarak savaşmayı öğrenmelisin,bu ütü masası da olabilir,buzdolabı kapağıda.
çalıntıdır..
Beleşçiliğinde bu kadarı....
Beleşçi bir taraftar futbol maçlarına para ödemeden girebilmenin bir yolunu bulmuş. Tribünlerde bir efsane olarak yayılan bu arkadaş, giriş kapısına gelip kapıdaki görevli polise telaşlı bir ifadeyle "Abicim çok acil bi durum oldu. İçeride maçı seyretmeye gelmiş bi abi var, (Bir isim sallıyormuş) hanımı aniden rahatsızlandı. Hastaneye kaldırdık. Onu acilen bulup hemen hastaneye yetiştirmem lazım" diyormuş. Ehliyetini rehin bırakarak içeri giriyormuş.
Ama içeride maçı seyredecek kadar kalmak dikkat çekeceğinden, hemmen diğer kapıya koşturup, oradan dışarıya çıkıyormuş. Çıkarken kapıdaki polise "Abicim benim arabayı çekiyolarmış, bi çıkıp bakiim ne oluyomuş. Problem varsa halledip geleyim" diyomuş. Taabii geri gelince tanısın diye de bu polise de kimliğini bırakıyormuş.
Çıkar çıkmaz ilk girdiği kapıya koşturup "Abicim Allah razı olsun ben arkadaşı buldum diğer kapıdan çıktık. Şimdi benim ehliyeti alabilir miyim?" diyomuş. Ehliyeti kaptığı gibi çıktığı kapıya yollanıyormuş. "Abicim ben araba işini hallettim çok saol. Kimliği alabilir miyim?" deyip kimliğini de alarak içeriye sağ sağlim giriyormuş.
Beleşçi bir taraftar futbol maçlarına para ödemeden girebilmenin bir yolunu bulmuş. Tribünlerde bir efsane olarak yayılan bu arkadaş, giriş kapısına gelip kapıdaki görevli polise telaşlı bir ifadeyle "Abicim çok acil bi durum oldu. İçeride maçı seyretmeye gelmiş bi abi var, (Bir isim sallıyormuş) hanımı aniden rahatsızlandı. Hastaneye kaldırdık. Onu acilen bulup hemen hastaneye yetiştirmem lazım" diyormuş. Ehliyetini rehin bırakarak içeri giriyormuş.
Ama içeride maçı seyredecek kadar kalmak dikkat çekeceğinden, hemmen diğer kapıya koşturup, oradan dışarıya çıkıyormuş. Çıkarken kapıdaki polise "Abicim benim arabayı çekiyolarmış, bi çıkıp bakiim ne oluyomuş. Problem varsa halledip geleyim" diyomuş. Taabii geri gelince tanısın diye de bu polise de kimliğini bırakıyormuş.
Çıkar çıkmaz ilk girdiği kapıya koşturup "Abicim Allah razı olsun ben arkadaşı buldum diğer kapıdan çıktık. Şimdi benim ehliyeti alabilir miyim?" diyomuş. Ehliyeti kaptığı gibi çıktığı kapıya yollanıyormuş. "Abicim ben araba işini hallettim çok saol. Kimliği alabilir miyim?" deyip kimliğini de alarak içeriye sağ sağlim giriyormuş.

